HOLDWATER EFSANESİSanal âlemde kimligini saklayarak "Holdwater" takma adini kullanan New Yorklu bir isadami, kurdugu popüler bir siteyle, yillardir sistematik biçimde soykirim propagandasi yapan Amerikan Ermenileriyle Türkiye adina kiyasiya çarpisiyor.
Türkiye, uzun ve zengin tarihsel geçmisi sayesinde yalnizca "amansiz düsmanlar" degil, yerkürenin her kösesinden bir yigin "gönül dostu" da kazanmis son derece özel ve ayricalikli bir ülke. Devletin zirvesinde yer alanlar uluslararasi arenada serseri mayin gibi dolasan türlü suçlamalara ve aleyhte propagandalara var güçleriyle cevap yetistirirken, Türkiye’nin çogu kez adini sanini dahi bilmedigi bu gönül dostlari da Ankara’yi verdigi mücadelelerde sessiz ve derinden çabalarla desteklemekteler... "Holdwater", bunlarin en ilginç ve siradisi olanlarindan biri.
Bu gizemli Amerikali, uzun yillardan bu yana ABD merkezli ve de çok etkili bir internet sitesinin finansörlügünü yapiyor. "Tall Armenian Tale : Other Side of the Falsified Genocide" (Büyük Ermeni Yalani : Sahte Soykirimin Öteki Yüzü) adl ? sitenin ana hedefi ise Ermeni diasporasinin soykirim iddialarina esasli yanitlar vermek. Her tarih arastirmacisinin mutlaka incelemesi gereken bu muhtesem arsivde Ermeni propagandasina cevap olusturan ne çesit bilgi, belge ve fotograf ararsaniz fazlasiyla var.
"Türkiye topyekün uyuyor !"Bu sitenin kurucusunu yakindan tanimak üzere sanal âlemde yola çiktigimizda, dogrusu ya, ilk anda, "zamaninin ve parasinin bir bölümünü ülkesinin global çikarlari için harcayan vatansever bir Türk" ile karsilasacagimizi umuyorduk. Ancak, sonuç pek de öyle olmadi ve karsimiza Türklükle iliskisi kildan ince kiliçtan keskin bir Amerikali çikti !
Söylesi konusunda ilk asamada oldukça tereddüt eden "Holdwater", referans mahiyetindeki haberlerimizi enine boyuna inceledikten sonra bazi sorularimizi cevaplandirmayi kabul etti. Muhatabimiz, kendisiyle ilgili bilgiler vermeden önce, yabancilara karsi sergiledigi bu yogun kuskuculugun nedenlerini ise söyle açikladi : "Titizligimi kisiliginize yönelik bir tavir olarak algilamayin. Bu açiklamalari yapmadan önce sizi ve söylesimizin yayinlanacagi mecrâyi yakindan tanimak zorundaydim. Yoksa, Türkiye’nin dostlari benim de dostlarimdir. Ancak, siteme her gün Ermeniler tarafindan en az 20-30 hacker saldirisi yapiliyor. Aldigim hakaret ve tehdit mesajlarinin ise haddi hesabi yok.
Sizler, Amerikan Ermenilerinin Türklere ve Türkiye dostlarina duydugu nefretin boyutlarini tahayyül bile edemezsiniz. Bu insanlar hayatlarini Türkiye’yi her alanda güç duruma düsürmeye ve karalamaya adamis durumda. Özellikle California ve Kanada’daki Ermeni toplumu bu is için neredeyse ülkenizin bütçesi kadar para harciyor. Sizler ise Türkiye’de uyumaya devam ediyorsunuz ! Bu nefret dolu insanlar, tarihte hiç yasanmamis hayâlî bir soykirima pek yakinda bütün dünyayi inandiracaklar. Türkiye, 1915’te kendisini savasin en kötü günlerinde arkadan vurup binlerce yurttasini katleden hain bir topluluga verdigi hakli bir cezanin bedelini, 20. yüzyilin ikinci büyük soykirim hareketinin sorumlusu olarak lanse edilerek ödeyecek !"
Ailesi bile durumdan habersizHayatini kazanana kadar bu konularda ortalik yerde pek fazla konusmayan Holdwater, sonra is-güç sahibi olmus, evlenmis ve rahata erince de tarih kitaplarsna bir servet ödeyerek evinde hiç kimseye nasip olmayacak dev bir kütüphane kurmus. "Esim ve çocuklarim bile benim bu ugraslarim hakkinda pek fazla bilgi sahibi olmadilar.
Çünkü ilerleyen yillardaki gelismeler anne ve babamin aslinda ne kadar hakli olduklarini, Ermenilerin ABD’de ne kadar güçlü bir azinliga dönüstügünü bana fazlasiyla gösterdi. Bu arada, Türk toplumunun Amerikan medyasindaki imajinin -genelde Ermenilerin kiskirtmasiyla- ne kadar kötü oldugunu da üzülerek farkettim.
Ermeniler, ABD’de medya ve sinema endüstrisinin her kösesine sizmis durumdaydilar ve bu ki ?iler Türkiye’yi asagilama yönündeki en küçük bir firsati bile kaçirmiyorlardi. Halen de öyledirler. internet çagi baslayinca, daha önce brosürlerle yaptigimi bu defa siteyle yapmaya basladim. Ölene kadar da bu mücadeleyi sürdürecegim."
Holdwater ile görüsmek isterseniz..."Tall Armenian Tale", sanal âlemdeki sitelerin ziyaret edilme sikligini ölçen bagimsiz gözlemci kuruluslar tarafindan ABD’de internetin "en popüler 25 tarih sitesi" arasinda gösteriliyor. Ancak Holdwater, basta ABD olmak üzere bütün dünyadan ciddi sayida ziyaretçi alan sitesinin Türkiye’deki Türkler tarafindan yeterince taninmadigini belirtiyor ve verdigi bu kararli mücadeledeki yalnizligini ince bir elestiri içeren su sözlerle açikliyor : "T.A.T, sanal dünyada Ermenilerin bütün engelleme girisimlerine ragmen yillardir faaliyette. Ancak bugüne dek beni Türkiye’den arayip iltifatlariyla onurlandiran ve çalismalarimla ilgili olarak ayrintili bilgi almak isteyen ilk Türk gazetecisi siz oldunuz. Digerleri sanirim çok mesgûldüler." Sözde "Ermeni soykirimi" iddialariyla ilgili ayrintili bilgi ve belge arayanlar için gerçek bir hazine görünümündeki bu göz kamastirici sitenin adresi söyle :
www.tallarmeniantale.com (holderwater@yahoo.com) adresini kullanarak Holdwater’a dogrudan ulasabilirsiniz. Çok kisa bir süre içinde dostça bir yanit alacaginizi da simdiden garanti ediyoruz. Ayrica, gözlemleyebildigimiz kadariyla, kendisi Türk toplumundan gelecek böyle bir dostane destegi de aslinda içten içe arzuluyor.
’ATADAN TÜRK’ BIR AMERIKALI,
Holdwater’a büyük bir merak içinde sordugumuz ilk soru dogal olarak su : "Siz kimsiniz ? Türkiye’ye yönelik bu içten sevginiz nereden kaynaklaniyor ?" Muhatabimiz, "Resmî makamlar içinde yuvalanm ?? Ermeniler de dahil, sayica çok kalabalik bir grubun tehdidi altindayim. Bu nedenle cevaplar ?m da kimligimi ele verici nitelikte ve köseli degil, kendimi korumak için bir hayli esnek olacaktir" diyor ; ardindan da basliyor anlatmaya : "Beni ’Holdwater’ olarak tanimaniz yeterli. Size gerçek adimi söylersem ve siz de bu adi gazetenizde basarsaniz, emin olun ki en fazla birkaç gün içinde ne aile huzurumdan, ne gayet düzgün giden is hayatimdan, ne de internetteki sitemden eser bile kalmayacaktir. Bu zorlu mücadeleyi otuz yildan bu yana çeneme basariyla hâkim oldugum için sürdürebiliyorum. O yüzden, lütfen beni bu hassas konuda fazla zorlamayin." Türkiye düsmanlarinin gitgide arttigi bu uzak cografyada böylesine aykiri bir kisilikle karsilasmak artik pek de kolay olmadigi için, Holdwater’in anlattiklariyla ister istemez yetinmek durumundayiz. "Halen 50’li yaslarimdayim. Annem ve babam 1940’larda ABD’ye göç eden iki Türk vatandasiydi. Ben 1950’lerde New York’ta do ?dum. Ailem bu ülkeye kolay uyum saglayabilmem ve diger göçmenler gibi gettolarda kaybolup gitmemem için, bana çocuklugum boyunca Türkiye hakkinda hiçbir sey anlatmadilar ; tek kelime Türkçe bile ögretmediler. Türkiye’yi hayatim boyunca hiç görmedim ve tam bir Amerikali olarak yetistirildim. Zaten adim da bir Amerikali adidir. Çok ünlü bir kolejden mezun oldum. Gençlik yillarimda ticarete atildim, sonrasinda zengin ve saygin birine dönüstüm."
"Bunca aile içi asimilasyondan sonra, Türk kökenlerinizi nasil biliyorsunuz o zaman ?" diye soruyoruz bu kez. "Tabiî, her ne kadar silinmek istenen bir geçmis de olsa, çocuklugumda evdeki konusmalardan aslinda Türkiye diye bir yerden geldigimizi farkediyordum. Bir de ’Selamûnaleykûm’, ’merhaba’, ’günaydin" diye birkaç kelime kalmisti aklimda.
Bu gerçekle ilk yüzlesmem kolejdeyken oldu. Bir gün okuldaki panoya baktim, Ermeni gençler duvara bir propaganda afisi asmisti. Türk bayraginin yildizini Nazilerin gamali haçina benzetmislerdi ve o haçtan da Ermeni kani damliyordu. Eve dönünce anneme ’Anne, Türkler gerçekten Nazilerden farksiz bir millet mi ? diye sordum. Annem bana sarildi ve
’Sakin okulda diger çocuklarla böyle tartismalara girme. Onlar bizden güçlü, Türk oldugunu daima sakla’ dedi