BÜLBÜL
Eşin var aşiyanın var bahar var ki bekledin
Kıyametler koparmak neydi ey bülbül nedir derdin
O zümrüt tahta kondun bir semavi saltanat kurdun
Cihanın yurdu hep çiğnense çiğnenmez senin yurdun
Bugün bir yemyeşil vadi yarın bir kıpkızıl gülsen
Gezersin hanümanın şen, için şen kainatın şen
Hazansı bir zemin isterse şayed ruh-ı ser bazın
Ufuklar bud-i mutlaklar bütün mahkum-i pervazın
Değil bir kayde sığmazsın kanatlandın mı ebada
Hayatın en muhayyel gayedir ahara dünyada
Neden öyleyse matemler eyyamın perişandır
Niçin bir damlacık göğsünde umman huruşandır
Hayır matem senin hakkın değil matem benim hakkım
Asırlar var ki aydınlık nedir hiç bilmez afakim
Teselliden nasibim yok hazan ağlar baharımda
Bugün bir hanümansız serseriyim öz diyarımda
Ne hüsrandır ki şarkın ben vefasız kansız evladı
Serapa garba çiğnettim de çıktım hak-ı ecdadı
Hayalimden geçerken Şimdi fikrim hercümerc oldu
Selahaddin-i eyyubilerin fatihlerin yurdu
Ne zillettir ki Nakuus inlesin beyninde osmanın
Ezan sussun fezalardan silinsin yad-ı mevlanın
Ne hicrandır ki en şevketli bir mazi serap olsun
O kudretler o satvetler harap olsun turap olsun
Çökük bir kubbe kalsın mabedinden Yıldırım hanın
Şeraatlerle çiğnensin muazzam kabri Orhanın
Ne heybettir ki Vahdetgahın dinin devrilip taş taş
Sürünsün şimdi milyonlarca mevasız kalan dindaş
Yıkılmış hanümanlar yerde işkenceyle kıvransın
Serilmiş gövdeler binlerce yüz binlerce doğransın
Dolaşsın sonra İslam’ın haremgahında namahrem
Benim hakkım sus ey bülbül senin hakkın değil matem
MEHMET AKİF ERSOY