-Susması konuşmasından uzun sürerdi.
-Lüzumsuz yere konuşmazdı.
-Konuştuğunda ne fazla, ne de eksik söz kullanırdı.
- Dünya işleri için kızmazdı.
-Kendi şahsı için asla öfkelenmez ve öç almazdı.
- Kötü söz söylemezdi.
-Affediciliği tabii idi, intikam almazdı.
-Düşmanlarını affetmekle kalmaz, onlara şeref ve değer de verirdi.
-Kimseyle çekişmezdi.
- Çok konuşmazdı.
-Boş şeylerle uğraşmazdı.
-Umanı umutsuzluğa düşürmezdi.
-Hoşlanmadığı bir şey hakkında susardı.
-Hiç kimseyi ne yüzüne karşı, ne de arkasından kınamaz ve ayıplamazdı.
- Kimsenin kusurunu araştırmazdı.
-Kimseye hakkında hayırlı olmayan sözü söylemezdi.
- Yanında en son konuşanı ilk önce konuşan gibi dikkatle dinlerdi.
-Her zaman ağırbaşlıydı.
-Konuşurken çevresindekileri kuşatırdı.
-Kelimeleri parıldayan inci dizileri gibi tatlı ve berraktı.
-Yürürken ayaklarını yerden canlıca kaldırır, iki yanına salınmazdı.
-Adımlarını geniş atar, yüksek bir yerden iner gibi öne doğru eğilirdi.
-Vakar ve sükunetle rahatça yürürdü.
-Kapısına yardım için gelen kimseyi geri çevirmezdi.
-Dostlarına şöyle derdi: Dünyada garip bir kimse, yahut bir yolcu gibi ol.
-Her zaman hüzünlü, fakat mütebessim bir haletle dururdu.
-Âdet üzere sarf edilen hiçbir kötü sözü ağzına almamıştı.
-Sıkıntılı hallerinde kabalaşmaz, bağırmazdı.
-Fakirlerle birlikte yerdi; öyle ki onlardan ayırt edilmezdi.
-Sade kıyafetler giyer, gösterişten hoşlanmazdı.
-Konuşurken yüzünü başka tarafa çevirmezdi.
-Bulunduğu mecliste ayrıcalıklı bir yere oturmazdı.
-Sabahları evinden çıkarken şöyle derdi: İlahi, doğru yoldan sapmaktan ve saptırılmaktan, kanmaktan ve kandırılmaktan, haksızlık etmekten ve haksızlığa uğramaktan, saygısızlık etmekten ve saygısızlık edilmekten sana sığınırım.
-Sıradan değildi. Ama sıradan insanlar gibi yaşardı